28 Temmuz 2009 Salı

GERİYE KALAN

Murat Fehmi PINAR
28 Temmuz 2009
Bolu

Tüm alışkanlıklardan, bağımlılıklardan, yanlışlardan, korkulardan çekip çıkardı mı insan kendini, geriye bir şey kalmıyor.

Belki de sorun buradadır, geriye bir şey kalmaması gerekiyordur.

Gerçekten var olabilmek için önce yok olmak gerekiyordur.




Özgürlüğü onurlu, yüksek bir yaşam ideali olarak görürüz sözde.

Haksız da sayılmayız. Özgürlük olmadan kendini gerçekleştirebilir mi insan?

Buna karşın alışkanlıkların, bağımlılıkların yaşamımızdaki yeri yalanlar bizi.

Alışkanlıklarla, bağımlılıklarla sarılmıştır insanın yaşamı.
Bağımlılık ve alışkanlıklarla boğulmuşken özgürlükten bahsedilebilir mi?

Parazit bir ağaç gibi tutkuyla sarılmıştır varlığınıza alışkanlıklarınız.


Küçük bir tohum olarak başlar bedeninizde veya ruhunuzda, zamanla dallanır budaklanır, sıkar boynunuzu, dize getirir sizi.

Asalak giderek canlanır, güçlenirken varlığınız kurur, çöle döner. Sonunda geriye asıl ağaçtan bir şeycik kalmaz, bir zamanlar onun olduğu yerde boşluk vardır artık.

Yaşamın kendisi alışkanlık ve bağımlılıkların toplamı olmuştur çoğu insanda.

Alışkanlıklarımız, bağımlılıklarımız bazen iyi görünür gözümüze, topluma uygun oldular mı beğeni bile toplarlar. Sorun yok gibidir ama gerçekten de sorun yok mu?

Alışkanlık ve bağımlılıklarımız boynumuzdaki zincirin halkaları değil mi?

Bir kölenin boynundaki tasmanın boynunu yara etmemesi için boyun ile demir halka arasına konulmuş keçe zincirin bir parçası sayılmaz mı?

Terk etmeye kalkınca yakamıza yapışıp, çirkin yüzünü göstermez mi tüm bağımlılıklar, ne kadar iyi gibi görünseler de?

Kısa zaman özgürlüğünden mahrum edilenler için en önemli mesele özgürlüğüne kavuşmaktır.

Aradan yeterince zaman geçince bu duygu azalır, giderek dışarı çıkarılmak korkusu özgürlük tutkusunun yerini alır.

İnsan yabancılaşır dışarıdaki yaşama, özgürlüğe, alıştığı kapalı ortamda kalmakta ısrar eder.

Alışkanlıklarımız, onları bize dayatan bedenimiz ve toplum hapishanemiz değil mi ?

Deli gömleği değil mi bizi sınırlayan alışkanlıklarımız, bizi sarıp sarmalayan kurallar, değer yargıları?






Kafalarımızın içindeki hapishanelerimizde “özgürüz”.

Bizi saran aslında biz olan duvarlarımızın dışına çıkmak, acı çekmekle eş değer.

Tüm alışkanlıklardan, bağımlılıklardan, yanlışlardan, korkulardan çekip çıkardı mı insan kendini, geriye bir şey kalmıyor.

Belki de sorun buradadır, geriye bir şey kalmaması gerekiyordur.

Gerçekten var olabilmek için önce yok olmak gerekiyordur.




2 yorum:

Yasemin dedi ki...

Ohhh Harika... paylaşımın için teşekkürler.

Yasemin dedi ki...

Ohhh Harika... paylaşımın için teşekkürler.